Çocuklarımızla İlişkimizde Nelere Dikkat Etmeliyiz

Anne babalar engelli çocuklarının temel bakım, sağlık, eğitim ve rehabilitasyon gereksinimlerini karşılarken yoğun bir sorumluluk almakta ve performans göstermektedirler. Bu olumlu çabaların ve koşuşturmanın yanında onların özünde çocuk oldukları ve çocuk olmaya dair gereksinimleri göz önünde bulundurulmalıdır.
Çocuklar anne babalarından nasıl bir yaklaşım bekler: Öncelikle kendilerini güvende hissetmek, sevmek ve sevilmek isterler. Sevilen çocuk sevmeyi öğrenir. Çocukların sevgi ilkesi “seviyorum çünkü seviliyorum” dur. Oysa yetişkinler sevdikleri için sevilirler. Ebeveynin çocuğa yaklaşımı dokunarak, öperek, saçlarını okşayarak sevgisini ifade etmesi olmalıdır. Çocuklarımızla geneldeki ilişkilerimiz ve tutumlarımız sevginin göstergesidir. Sözlerimiz ya da davranışlarımızla çocuklarımıza olan sevgimizi ne kadar sık belli ettiğimizi kendimize sormalıyız.
Sevginin yanında çocuğumuza gösterdiğimiz saygının da farkında olmalıyız. Pek çok ilişkide olduğu gibi çocuğumuzla ilişkimizde de karşılıklılık esastır. Azarlamak, bağırmak, susturmak, tutarsız davranmak, vurmak gibi davranışlar saygı eksikliğinin göstergesidir.
Anne babanın çocuklarıyla ilişkilerinde yaşadıkları problemlerin pek çoğunun saygı eksikliğinden kaynaklandığını görüyoruz. Çocuğumuzun bize ait özel bir eşyamızı izinsiz almasını istemiyorsak biz de ona ait eşyaları izin isteyerek almalıyız; odamıza kapı çalarak girmesini istiyorsak bizde onun odasına kapıyı çalarak girmeliyiz. Günlük yaşamda seçim yapmasına olanak tanımak, etkinlikler için seçenek sunmak da saygı ilişkisi kurmamıza olanak sağlar.
Çocuğumuzla aramızda bir çatışma ya da ters düşme söz konusu olduğunda olumsuz konuşmaları mümkün olduğu kadar azaltıp daha olumlu bir havada yaklaşmamız çocuğun adaletsizlik duygularını azaltır.
Psikolojik danışma yoluyla görüşme yaptığım ebeveynlerin pek çoğu çocuklarında geliştirilmesini istedikleri alanın özgüven olduğunu ifade ederler. Çocukların kendine güvenmesinin önkoşulu ebeveynin çocuğa güvenmesidir. Ebeveynin güvenini davranışlarıyla hissettirdiği çocuğun cesaretlendirilmeye daha az gereksinimi olduğunu görüyoruz.
Cesaretlendirmenin başlıca yolu çocuğu olabildiğince az eleştirmek ve kusurlarını önemsememeye gayret etmektir. Bu tutum çocuğumuzun yararlı ve güçlü davranışlarını fark etmemizi ve destek sunmamızı kolaylaştırır. Özgüveni gelişmiş bir çocukta akran gruplarına kolaylıkla dahil olabilecek ve sosyalleşme süreçlerini daha sağlıklı yaşatacaktır.
Olumlu aile ilişkilerinin kurulmasında çocuğumuzla birlikte geçirdiğimiz zamanın kalitesi önemlidir. Aile üyeleri haftada en az bir gün mutlaka birlikte olmalıdır. Birlikte geçirilecek zamanı çocuğumuz ile birlikte planlamamız, çocuğun sevmediği bir şeyi yapmamaya zorlanmasının da önüne geçer. Birden çok çocuğa sahipsek her bir çocuğumuzun kendisi için ayrılan saati bilmesi kardeş kıskançlığını yatıştıracaktır.
Çocuklarımızın istenmeyen davranışlar sergilemesinin altında yatan nedenler genellikle dikkat çekme isteği, kendini yetersiz hissetmesi, güç savaşına girmesi ya da haksızlığa uğramış hissetmesi olabilir. Amaçsız bir davranıştan söz edilemez. Çocuğumuzun problem davranışına gösterdiğimiz tepkiye ve duygularımıza bakmalıyız, böylece problem davranışın amacını fark edebiliriz.
Çocuğun problem davranışı karşısında gösterdiğimiz davranışı değiştirdiğimizde çocuğun davranışları üzerinde etkili olabiliriz. Çocuğun beklemediği farklı tepkilerimiz çocuğun şaşırmasına ve düşünmesine vesile olur.
Çocuğunuzla güç rekabetine girmeyin. İlişkinizin gelişmesi için çaba harcayın. Eleştirmek yerine olumlu-güçlü yönlerine dikkat çekin. Dikkat çekmek amacıyla istenmeyen davranışlar gösteriyorsa, olumlu davranışlarını takdir ettiğinizi gösterin. Ona göstereceğiniz güven, kendine güvenini arttıracaktır.